12. Hata ve Ceza Sinemaları Şenliği’nde Serra Yılmaz’a Onur Mükafatı verildi

Serra Yılmaz’la kıymetli direktör Ömer Kavur’un Anayurt Oteli (1986) sinemasının çekiminde tanıştık. “Kırık Bir Aşk Hikâyesi”nde direktör yardımcılığı yaptığım ustamla ikinci defa “Anayurt Oteli”nde bir ortaya geldik. Yusuf Atılgan’ın eşsiz romanından Ömer Kavur’un senaryosunu yazdığı dramda Macit Koper otel kâtibi Zebercet’i, Serra Yılmaz hizmetçi Zeynep’i muvaffakiyetle oynadılar. Ferzan Özpetek yıllar sonra “Cahil Periler”i (2001) dizi yaptı; sinemadan dizide yer alan tek oyuncu Serra Yılmaz oldu.

‘ATAERKİNİN AYRICALIĞI’

• 12. Uluslarası Cürüm ve Ceza Sinemaları Festivali’nin bu yıl size verdiği Sinema Onur Ödülü’nü nasıl karşıladınız?

Suç ve Ceza Fimleri Şenliği çok değerli, dünyanın bugünkü konjonktüründe hukuk her zamankinden daha gerekli. O yüzden de cürüm ve ceza bahislerini ele alan sinemalara konut sahipliği yapan bir şenlik tarafından onur mükafatına layık bulunmak benim için çok sevindirici ve onurlandırıcı.

(Serra Yılmaz, mükafatını Deniz Türkali’nin elinden aldı.)

• Etkinliğin bu yılki ana teması “Eşitiz”. Dünyada ve Türkiye’de bayan erkek eşit midir konusu tartışılacak. Tarih boyunca bayanlar toplumsal, ekonomik, politik açıdan daima sömürüldüler, sömürülmeye de devam edilecekler. Bayan ile erkek ne vakit ve hangi şartlarda eşit olabilir?

Kadın erkek eşitliği gündemimizin daimi konusu. Aslında değişmesi ve ilerlemesi gereken her hususa eğitimle başlamak gerekiyor. Bayanlara uygulanan fiyatların düzelmesi bayan vücuduna yapılan müdahalelerin ortadan kalkması gerekiyor. Herkesin dünyada eşit olması mümkün değil. Herkesin dini, lisanı, inancı, fiziği, eğitime ulaşma imkânı farklı. Tüm bu farklılıklar içinde daha hakkaniyetli bir eşitlik olabilir. Bunun için ataerkil nizamın ayrıcalıklarının ortadan kalkması gerekiyor. Bu bizim mesleğimizi de ilgilendiren bir husus; Hollywood’da da erkek oyuncular bayan oyunculara nazaran her vakit daha fazla kazandılar. Eşitlik derken, eşit işe eşit fiyat, bayanın çalışma hayatına olan iştirakini kolaylaştıracak tedbirler, bayanın vücuduna yapılan müdahalelerin ortadan kalkması, fırsat ve eğitim eşitliği üzere değerli hususları kastediyorum. Ben her vakit bayanlar bu dünyadaki en büyük azınlık derim. Tıpkı bir azınlığın yaptığı üzere haklarını daima talep etmek ve bunun için daima gayret etmek durumundalar.

‘OYNAMAK KEYİFLİ EDİYOR’

• İtalya ve Türkiye ortasındaki sinema ve tiyatro oyunculuğunuz nasıl gidiyor?

Oyunculuk yapmaktan ötürü son derece memnunum. Zati keyifli olmayan bir kişi oyunculuk yapmaz zira oyunculuk rastgele bir meslek üzere öğrenilip yapılabilecek bir iş değil. Oyunculuk eğitimi alıp da oyunculuk yapmayan çok insan varken eğitimi almadan oyunculuğa gönül vermiş ve oyunculuk yapanlar var. Oyunculuğu çok arzulamak, onun üzerine bilgi ve bir öbür yapı inşa etmek gerekiyor. Ben dünyada kendimi en güzel sette ya da sahnede güçlü ve memnun hissediyorum. Oyunculuk benim için büyük sevgiyle, büyük tatmin ve haz hissiyle yaptığım bir meslek. Bana bu hisleri yaşatan bir mesleğim olduğu için çok şanslıyım. Natürel ki mesleğimin çok güç yanları da var, ekonomik teminatının olmaması üzere. Bilhassa birinci başladığınızda ne kadar kazanacağınızı ve ne olacağını bilmiyorsunuz. Bu da çok daha fazla efor sarf etmenizi gerekiyor. Daha sonra meyvelerini almaya başladığınızdaysa keyifli oluyorsunuz. İtalya’da Ferzan Özpetek’in sayesinde hoş bir mesleğim oldu. O yüzden oldukça teklif alıyorum. Değişik bir tiyatro teklifi ve hoş bir sinema teklifi var. Münasebetiyle muradına ermiş bir oyuncuyum. Zira beni memnun eden şey oynamak. Oynadığım şeyin insanlara verdiğim hissin geçmesi, seyircinin sevgisi ve bunun sonucunda da bu hoş mükafata layık görülmek.