28 Şubat davasında tutuklu bulunan Çetin Doğan’dan Cumhuriyet’e mektup: 6’lı masa fırsatı kaçırılmasın

İddianamesi FETÖ tutuklusu Eski Ankara Cumhuriyet savcısı Mustafa Bilgili tarafından yazılan 28 Şubat Davasında, yaşları 74-90 ortasında değişen 11 subay 473 gündür mahpusta. Tutuklulardan Eski Genelkurmay Harekat Lideri Emekli Orgeneral Çetin Doğan gazetemize mektup yolladı.

Mektubuna “İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji kısmının ‘Konsey’ kararına nazaran ‘hayati risk taşımakla bir arada içeride ve dışarıda olması fark etmez’ bireyi olarak halimden şikayetçi olmadığımı belirtmeliyim” diyerek başlayan Doğan, “Hatta o kadar uygunum ki kelam konusu Hastane Başhekimliğine yazı yazarak öngördükleri birtakım ileri tetkik ve operasyonlar için verdikleri ileri tarihli randevuların iptal edilmesini bile istedim” ifadelerini kullandı.

(Nilgül Doğan ve Çetin Doğan)

“Yurdumun hoş insanları bir çeşit açık cezaevinde yaşarken hayatın kıyısına yaklaşmış ‘eki bir tüfek’ olan bana ömür uzunluğu parmaklıklar gerisine konmak vız geliyor” diyen Doğan, “Gerçek şu ki adaletin zulmün aracı olmuş ülkemde yaşanan haksızlık, hukuksuzluk, yoksulluk ve yolsuzluklar kendi acımı, hasretimi baskılıyor” dedi.

Altılı masanın 28 Kasım’daki toplantısına da değinen Doğan, “liderlerin müsamahasına sığınarak önemsediğim kimi noktaları açıklamak isterim” diyerek şunları yazdı:

“FIRSAT KAÇIRILMAMALI”

• Stratejinin en tanımı önceliklerinin tespit sanatıdır. Bütün partilerin ve toplumun içine sindirebileceği, itimat duyabileceği bir Cumhurbaşkanı adayı belirlemeden evvel yapılması gereken, Anayasada yapılacak değişikliğin bütün yurttaşların çektiği zahmetlere nasıl derman olacağının çok yeterli anlatılmasıdır. Seçim sonuçları ortaya çıkmadan hükümet programının ayrıntıları ve idare misyon paylaşımının belirlenmesi çabası, gereksiz çatışmalara yol açabilecektir.
• Ülkemizi aydınlığa, iyiliğe çıkarmak isteyen partiler için iç ve dış konjünktürel şartlar tahminen de bir daha ele geçirilmeyecek bir fırsat yaratmaktadır. Bu fırsat heba edilmemelidir. Mektubumun değerli kısmını 6’lı masa merkezli fikirlerimi paylaşmaya ayırmamın beğenilen görülmesini dilerim. Bunun nedeni birey olarak çektiğimiz, yaşadığımız sorunların makro seviyede bozuk sistemden kaynaklandığına olan inancımdandır.

Doğan, mektubunu, “Varsın AYM legal yeri olmadan hakkımızda açılan davanın, geçerli hiçbir delil olmadan verilen kararın ‘ciddiyetle’ tartışmasına devam etsin! Adaletin ayaklar altına alındığı ve insanların endişe ile sindirildiği bu üzere durumlarda süreksiz olarak gerçek hatalıların prestij görmesi doğaldır. Gerçeğin er geç gün yüzüne çıktığı, bu tıp mahkemelerin ise sonradan lanetle anıldığı görülmektedir. Nazım’ın dediği üzere, ‘sen yanmazsan, ben yanmazsam, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa’” cümleleri ile tamamladı.

“SAĞLIKLARI DA MORALLERİ DE KÖTÜ”

“Bugün Buca’dan mektup geldi. Her zamanki üzere yakınlarının ve sevdiklerinin âlâ haberlerini alır almaz, onun bütün konusu ülkemiz ve ülkemizin iyiliği oluyor” diyen Çetin Doğan’ın eşi Nilgül Doğan, “Eşim ve silah arkadaşları her ne kadar dik dursalar da yaşları gereği hem sıhhatlerini kaybettiler hem de morallerini. Hiçbirimizin sabrı kalmadı. İsyanlardayız” kelamlarıyla umutlarının artık ilahi adalette olduğunu belirtti.