Selahattin Demirtaş’tan dikkat çeken ‘HDP’ tahlili: ‘Bir yöre derneğinin seçim çalışması üzere…’

Türkiye 28 Mayıs’ta cumhurbaşkanı seçiminin ikinci tıp oylaması için sandık başına gitti. Cumhurbaşkanı adayları Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu, 60 milyonu aşkın seçmenin oyunu almak için yarıştı.

Sonuçlara nazaran Cumhur İttifakı adayı Erdoğan, Türkiye’nin 13. cumhurbaşkanı seçildi.

“NEDEN BU TÜRLÜ OLDU?”

Seçime Yeşil Sol Parti’yle giren HDP’nin yüzde 10’un üzerindeki oy oranı yüzde 8,8’e geriledi. 

HDP’nin tutuklu eski eş genel lideri Selahattin Demirtaş, partisinin oy oranındaki gerilemeye ait tespitlerde bulundu ve tablonun düzgün çözümlenememesi durumunda düşüşün devam edeceğini söyledi.

“AMATÖRCE BİR YAKLAŞIMLA BAŞARILI OLAMAZSINIZ”

Artı Gerçek’te “HDP açısından TBMM seçimi: Neden bu türlü oldu?” başlıklı bir yazı kaleme alan Demirtaş, “Seçime bir ay kala başlattığınız ve profesyonellikten uzak, bir yöre derneğinin seçim çalışması üzere amatörce bir yaklaşımla başarılı olamazsınız” yorumunu yaptı.

Demirtaş’ın yazısından ilgili kısım şu formda:

(…) Geride bıraktığımız seçimler her bakımdan çok kıymetli olmasına karşın Kürt siyasi hareketi bunu çok geç fark etti yahut çok geç bilince çıkardı. Bunu yaptığında da iş büyük oranda işten geçmişti.

Partimiz, oylama gününe bir ay kala seçim çalışmasına yüklendi, o da yarım yamalak ve dağınık bir çalışma formunda olabildi lakin.  

İktidar, ele geçirdiği devlet imkanlarını sonuna kadar kullanarak muhalefeti ezmeye, baskılamaya çalışırken tekrar birebir imkanları kullanarak kendi kitlesine yönelik kesintisiz ve kirli bir propaganda yaptı.

Diğer mahallelerdeki herkesi de terörist ilan ettiler. Gayeleri, öteki mahallelerin sesinin kendi mahallelerindeki kitleye erişmesini engellemek oldu.

Genel durum böyleyken şayet 63 milyon seçmenin olduğu bir ülkede “Milletvekilliği seçiminde yüzde 15’i aşacağız, Cumhurbaşkanlığı seçiminde de muhalefet adayının yüzde 50’yi geçmesini sağlayacağız” diyorsanız seçime bir ay kala başlattığınız ve profesyonellikten uzak, bir yöre derneğinin seçim çalışması üzere amatörce bir yaklaşımla başarılı olamazsınız.

Bu vesileyle kimi mevzulara açıklık getirmekte fayda görüyorum. Son beş yıldır HDP Genel merkezine yazdığım mektuplarla, gönderdiğim iletilerle ve makalelerimle bu gerçeği anlatmaya çalışıyorum lakin her seferinde, sesim yankılanıp bana geri dönüyor.

Yaşanan birçok şey var ve bunları halka yansıtmayı yanlışsız bulmadığım için kurumları işletmeye çaba ediyorum. Ne yazık ki birçok vakit da kurumlar işlemiyor.

Öncesinde de bize önyargıyla bakan tüm toplumsal kısımlara ulaşabilmek için cezaevinden inanılmaz uğraş sarf ettim. Yaklaşık beş bin şahsa mektup ve kart yazdım, binlerce tweet, yüzlerce makale ve röportaj ile HDP’ye kendi imkanlarımla alan açmaya çalıştım. Zira çok büyük bir boşluk vardı ve kimse de bu boşluğu doldurmayı denemiyor ya da denese bile başaramıyordu. Fakat bizim mahalleden kimi arkadaşlar bu gayretleri anlamaya çalışmak yerine “kendini öne çıkarıyor” kanısıyla linç etmekle uğraştılar. Meğer varsa eksiklikler, yetmezlikler fakat tenkitle, teklifle giderilebilir, vefasızca saldırmakla değil.

Sonuçta partimize, halkımıza seçim kazandırmaya çalıştım. Parti binalarında boş dedikodularla uğraşanların da tesiriyle, siyasal alanda istediğimiz ahengi ve ortaklaşmayı ne yazık ki yaratamadık. Bunun için de herkesten evvel ben kendi eksiğimi kabul edip özeleştirel yaklaşıyorum. Ben de daha fazla gayret göstermeliydim, ortaklaşmaya zorlamalıydım. Tüm arkadaşlarımın da AKP-MHP sistemini yanlışsız çözümleyip vaktinde gerçek ataklar yapmadıkları ve benim üzerimden yapılan algı operasyonlarına karşı tedbirler geliştirmedikleri için özeleştiri yapması gerekiyor.