e
sv

24 Kasım Öğretmenler Günü şiirleri! Öğretmenler ile ilgili şiirler

163 okunma — 25 Kasım 2022 00:12

Öğretmenler Günü, öğretmenlik mesleğini icra edenleri onurlandırmak için çeşitli aktifliklerin düzenlendiği bir kutlama günü. Dünyanın çabucak her coğrafyasında öğretmenlere adanmış bir gün bulmak mümkün. Türkiye’de her yıl 24 Kasım, Öğretmenler Günü olarak kutlanır.

KÖY ÖĞRETMENLERİ

Yurdumuz uçsuz bucaksız,

Gökte yıldız kadar köylerimiz var.

Ama uzak, fakat harap, fakat garipsi…

Alın benim gönlümden de o kadar.

Çemişkezek’te, Patnos’ta, Malazgirt’te doğanlar!

Malazgirt’e, Çemişkezek’e, Patnos’a gitmezseniz,

Çocuklarınız öksüz kalır, yetim kalır,

Köylere ışık iletmezseniz.

Dağlara, vadilere, ovalara

Tespihler üzere saçılmış köyler,

Rüzgara karşı bir bayrak,

Sevinçle türküsünü söyler.

Sevinçle türküsünü söyler

Bir yönetim lambası küçük, solgun.

En azından üç yüz pare dam

Umudu en azından üç yüz çocuğun.

Ve onlar saçları uzamış,

Çatlak ellerinde çıkınları,

Üç saat, dört saat ötelerden

Yorgundur, sessizdir akınları.

Ve onlar, yıldızlar gibi

Gözleri ışıl ışıl yananlar.

Oyuncak için değil, kağıt, kalem

Kitap için gizlice ağlayanlar.

Çemişkezek’te, Patnos’ta, Malazgirt’te doğanlar,

Bütün bunları düşünmelisiniz.

Yüce ırmaklar üzere sessiz, sürekli

Kağnılarla, otomobillerle, kamyonlarla

Akıp köylere gitmelisiniz!

Yurdumuza ışık iletmelisiniz…

Cahit Külebi


ÖĞRETMEN


A’dan başlar aydınlık,

Bir taş koyar bütün yapılarda temele öğretmen.

Soluğudur fikrin buğdaydan yalaza dek

Yeryüzünde ne varsa ondan gelmedir,

Yeryüzü ile el ele öğretmen.

Göz gözdür o, uzakları görürüz

Ağızdır o, türkü söyleriz haykırırız günlerden.

Ulaşırız fazilet üstüne, gelecekler üstüne biz hep

Çizer büyük değirmisini

Uç olur da pergele öğretmen.

Hey hey, burası bir dağ köyü, kurda kuşa

Bırakılmış göğün kıyısına bırakılmış

83 toprak mesken, 83 acı duman,

Çoluğuyla, çocuğuyla 415 karanlık

Kurtulacağız, el ayak kurtulacağız,

Bir okul yapıla, bir gele öğretmen.

Bir ışık, bir ışık daha,

Gecelerin içindeki ejderlerle dövüşür

Nice istemeseler de, kaç önleseler de,

Uyandırır toplumunu

İyiye, doğruya, hoşa öğretmen…

Fazıl Hüsnü Dağlarca

SELÂHATTİN ÖĞRETMEN

Kınık Köyü’nün büyük beyaz okuluna,

Pencerelerden bir baktım,

Selâhattin öğretmenin sesi geliyordu.

Öğrenciler taş kesilmiş dinliyordu.

Neler diyordu, o duvarlar biliyordu.

Kımıldamadan o denli kaldım,

Okula güneş vuruyordu.

O, karşımda dinlendiren aydınlık

Gönlüme vuruyordu bir modülü.

Düşüncemi tuttum, açıklara saldım.

Bir at koşar üzere çayırlarda

Selâhattin öğretmen konuşuyordu.

Köyün kara toprak meskenleri,

İlerde her şeyden habersiz

Kendi hayatını yaşıyordu.

Talip Apaydın



BİR İLKBAHAR ŞİİRİNE BAŞLANGIÇ

Hava ne kadar hoş öğretmenim

Yollar ağaçlar kuşlar ne kadar güzel

Yeryüzü pırıl pırıl öğretmenim

Gizlisi saklısı kalmamış dünyanın

Nesi var nesi yoksa dökmüş ortaya

Bütün bitkiler, bütün hayvanlar, bütün taşlar

Sürüngenler, konglomeralar, serhaslar

Hepsi hepsi ortada öğretmenim.

Ne olur biz de gidelim

Burda kalsın kitaplar

Burda kalsın iğneli karafatmalar

Kollarından bacaklarından gerilmiş kurbağalar

Burda kalsın hepsi

Bomboş kalsın hepsi

Bomboş kalsın meskenler okullar

Hapishaneler, hastaneler…

Öğretmenim, sevgili öğretmenim

Sırtımıza alırız hastaları

Kim bilir ne özlemişlerdir kırları…

Ya mahpuslar.

Ne sevinirler kimbilir

Sarılıp sarılıp öperler adamı.

Melih Cevdet Anday




ÖĞRETMENİN DÜŞÜ



‘Okumuş filler ki her birinin

Nice Bostan, Gülistan ezberidir.’

Mavi bir ışık yandı gözlerimde,

Gökyüzü o denli yakın

Çocuklar doğacak çocuklarım

Ve o denli yağmur ki toprak, koklarsın

Ellerin bütün hayvanlar alemi,

Hangi ağacı çalsam açıyor

Uzaylar uslu,

Yönlerim yörük,

Sağduyularım sol duyu.

Mavi kalemlere yordum bu düşü,

Su fotoğraflarıyla öğrencilerin,

Göğerttik bozkırın sarı defterini,

Şu yoncalar yurttaşlık bilgisi.

Geçen gün okudum söğütlerin tarihini,

Bi çiğdem var onlar kadar yiğit,

Şu beyefendi, şu eşek, şu yaban, şu emekçi arı,

Biz beş sınıfta kaldırdık bütün sınıfları.

Korkuluklar ektiği kargaları biçsin,

Sevginin de kendi planları var,

Beş yılları, yıldızları, dokuz ayları,

İlerde yarım kalmış bir okulun duvarı,

Duvardı diyor, varım diyorum ben de,

Gitsin bütün okumuş filler Gülistana,

Ben Türk’üm bu bozkırda çalışmaya geldim…


Can Yücel


BU ŞİİR ÖĞRETMEN NEVİN’E

Yol var Manisa’ya İzmir’e

Tren var alır götürür

Ben buralarda bağlandım kaldım

İzmir değil öğretmen İzmir değil

Senin dostluğun aradığım

Akşamüstü yahut birinci aydınlıkta

Kumrular üşüşür dallara

Kumrular uçar ya

Parmaklarım uzar uzar tutamaz

Dal değilsin ki

Çocuğa vakti duyurmak istiyorsun

İri iri açıyor gözlerini bir an

O tuhaf bir oyuncaktır çocuğum

Kara bir nokta içimizde

Büyüyen küçülen unutturan

Dereler buz bağladı öğretmen yollar kar

Bir senin düşüncen vakitsiz sıcak

Issız koyma buralarda garibi

Ya gel ya mektup gönder

Haftanın bütün günleri sabah akşam

Bir vapurun güvertesinde yan yana

Herkes kendi türküsünü söylüyor

Kendi türküsünü hafif dokunaklı

Seninki büyük olacak elbette uzun olacak

Dünya çocuklarını saracak kardeşçe

Bilinen ne varsa cümlesi içindir

Bu ağaç bu mavi bu gece

Kış günleri kar savrulur rüzgârda

Küçük kuşlar üşür ya öğretmen korkar ya

Onlar üşümez elbette ve ötekiler

Sevgiyi öğretiyorsun çocuklarına

Herkesin yaşama türküsü başka

Lakin sevgi bir kardeşlik bir

Tut elinden çocukların üzere, sıkıntı değil

Bütün insanları sevgide

Birleştir


Gülten Akın






  • Site İçi Yorumlar

En az 10 karakter gerekli